KÜLTÜR VE SANAT

Bugünkü Tavas’ın (Yarengüme), yerleşim yeri olarak antik dönemin değil Türklük tarihinin bir eseri olduğunu öne sürmektedir. Türklerin antik dönemden itibaren Karyalılar, Romalılar, Bizanslılar’ın hükümdarlık sürdürmüş olduğu Tavas’a yerleştiği ve bu yörenin otokton(yerli) ahalisi olarak varlıklarını sürdükleri ve giderek kendi çevrelerinde mahalli kültürünü hâkim kıldıklarını belirtmektedir. İbn Battuta Seyahatnamesi incelendiğinde, Denizli ve Tavas’ta cinsleri hakkında fazla bilgi verilmemekle beraber hayvancılığın yaygın olarak mevcut olduğu anlaşılır. Türklerin Anadolu’da yerleşik hayata geçmesiyle tarım önem kazanmış, dolayısıyla tarımsal ürünler de halk mutfağındaki yerini almıştır. Tavas mutfağında düğün, ölüm, hacı yemeği gibi tören yemeklerinin ayrı bir yeri vardır. Tavas Zeybeği: ‘EFE’ denildiği zaman akla ilk gelen oyun olan ‘zeybek’ ise bu ilçe için her zaman farklı bir anlam ifade etmiştir. Dilden dile, kuşaktan kuşağa geçen bir direniş öyküsü olarak anılmaktadır. Adı ile özdeşleşen bu halk oyunu, kökeninde efelerin kahramanlığını anlatır. Haksızlığa karşı çıkan, zenginden topladığını fakire dağıtan, dağları mesken tutan efelerin öyküsüdür. “Zeybeklik Geleneği” başlığı altında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri’ne 13 Mart 2013 tarihinde 01.0060 envanter numarası ile kayıt edilmiştir.

Sipsi: Denizli’nin Acıpayam, Beyağaç, Çameli, Kale, Tavas ilçeleri ve köylerinde yaygın olarak yapılan “çam düdüğü-sipsi” yapımı kültürel unsuru bulunmaktadır. Yörede kargı adı verilen kamıştan veya taze çam dalından yapılan el işçiliğine dayalı üflemeli bir çalgıdır. Çobanlık kültürüne bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir. “Çalgı Yapımcılığı” başlığı altında Bakanlığımızca UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri Listesi’ne 13 Mart 2013 tarihinde 01.0028 envanter numarası ile kayıt edilmiştir.

Terekota Sanatı: Denizli’nin Tavas İlçesi, Medet Köyü’nde, ülkemizdeki tek temsilcisi olan, Anadolu’nun eski uygarlıklarından biri olan Hititliler Dönemi’ndeki gibi çanak çömlekler ürettiği için kendisini “Son Hititli” olarak tanıtan Necip SAVCI tarafından icra edilen geleneksel seramik sanatına Terakota denilmektedir. Terakota sanatının geçmişi tam olarak bilinmemekle birlikte Hitit’lere kadar uzandığı söylenir. Terakotada esas olan seramiğin ince olması sırsız olmasıdır. Terakota sırlı seramiğe benzemez, boyası oldukça zor ve doğal olmasıdır. Seramiğin çok ince olması ve kili kille karıştırıp, toprağı toprakla boyamak ve resim yapmak işin ustalığıdır.

Tel Kırma Sanatı: Denizli’nin Tavas İlçesi’nde yaklaşık 150 yıldır devam eden “Tel Kırma” olarak adlandırılan oya işlemesi kültürümüzün el sanatları dalında nadir unsurlarından biridir. Altın, gümüş, bakır gibi metallerden yapılan tellerin kumaş üzerine hiçbir kesici alet kullanılmadan işlenmesi ile yapılır. Oya ya da işleme yapılırken telin doğal olarak bükülmesi tel kırmadır. Tel kırma kadınların yaptığı bir el sanatı olup, özellikle gelinlik kızların çeyizi için yaptıkları tel kırma motiflerinin yaşamdan alınmış ayrı bir destansı hikâyesi vardır.

El Dokuma Sanatı: Denizli’nin Tavas İlçesi’nin Kızılcabölük Kasabası’nda, birbirinden seçkin ve ünlü müşterilere el tezgâhlarında dokunan peştamallar ile özel dokuma kostümler hazırlanmaktadır. Tüm dünyada ilgiyle izlenen Troy (Truva) filminde rol alan oyuncuların kostümleri Kızılcabölük’te üretilmiştir.

Özay Gönlüm: Tavas doğumlu çağdaş halk ozanı Özay Gönlüm; Teatral yeteneği, yöresel icra tekniği, vokal yorumu ve "yaren" adını verdiği üçlü sazı ile Türk Halk Müziğinde bir ekol oluşturmuştur. Yaren adlı çalgı aleti ile cura, bağlama ve çöğürü bir araya getirmiştir. Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Çin ve Hindistan'da konserler veren Özay Gönlüm, başta Denizli ve Kütahya yöreleri gelmek üzere pek çok yöreden 3400'den fazla türkü derleyerek Denizli-Tavas halk kültürünün geniş kitlelere duyurulmasında önemli rol üstlenmiştir